İstanbul Masaj Salonu Masöz İpek

İstanbul Masaj Salonu

CINDER GÖZLERİNİ KIRPIŞTIRDI. BU ŞEKİLDE zihnini bulandıran sisleri dağıtmaya çalıştı. Görüşünün kenarındaki turuncu ışık kayboldu -aslına bakarsan neden ortaya çıktığı konusunda Cinder’ın hâlâ bir fikri yoktu. Belki de kısa süre önce sistemini etkileyen elektrik şoku, bir şekilde programlamasında karışıklığa yol açmıştı. Tabip yanından geçti ve ekrandan dışarı yansıyan holografik şekle işaret etti. “Şüphesiz ki bunun ne olduğunu anlamışsınızdır,” dedi, parmağını ekranın üstünde gezdirip holografik insan şeklinin yavaşça kendi çevreında dönmesini sağlayarak. “fakat isterseniz bu şekildeki tuhaflığın ne olduğunu ben söyleyeyim.” Cinder eldivenini eline geçirdi ve bileğindeki yara izlerini saklayacak kadar yukarı doğru çekiştirdi. Sonrasında doktorun yanına doğru yürüdü, bu sırada ayağıyla yerdeki somun anahtarına çarparak anahtarı laboratuvar masasının altına doğru gönderdi. İstanbul Masaj Salonu

İstanbul Masaj Salonu

 

“Bence %36.28’i çok tuhaf.” Dr. Erland’ın yüzünü ona çevirmediğini gören Cinder eğildi ve anahtarını geri aldı. Metal alet, eline öncekinden daha ağır gelmişti. Hatta sanki her şey daha ağırdı. Eli, bacağı, başı…  İstanbul Masaj Salonu Tabip hologramdaki şeklin sağ dirseğine doğru işaret etti. “Burası letumosis taşıyıcı mikroplarını enjekte ettiğimiz yer. Vücudunuzdaki ilerleyişlerini gözlemleyebilmemiz için işaretlenmişlerdi.” Parmağını ekrandan çekti ve dudağına götürdü. “Şimdi neyin tuhaf bulunduğunu görüyor musunuz?” “henüz ölmemiş olmam ve benimle aynı odada bulunmaktan çekinmemeniz gerçeği mi?”

 

“Bir bakıma, evet.” Erland kasketinin üstünden başını kaşıyarak yüzünü Cinder’a döndü. “Senin de görebildiğin gibi, mikroplar artık yok.” Cinder somun anahtarıyla omzundaki bir noktayı kaşıdı. “Ne demek istiyorsunuz?” “Artık yoklar diyorum. Kayboldular. Puff.” Elleriyle, patlayan havai fişekler taklidi yaptı. “kısaca… Vebalı değil miyim?” İstanbul Masaj Salonu “Bu doğru hanımefendi Linh. Vebalı değilsiniz.” “Ve ölmek üzere değilim.” “Doğru.” “Ve bulaşıcı da değilim?” Kendisine neler yapıldığını idraklayan vücudu isyan bayrağını çekmişti. “O günden bu yana hiç hafıza problemi yaşadınız mı? Ya da yeni anılar oluşturmada güçlük?” “bildiğime göre hayır.” Cinder dik dik doktora baktı. “Bunun konumuzla bir alakası var mı?” Cinder ellerini beline koydu. Tamirat -ne kadar da sayborgvari bir terimiydi. Cinder’ın kasları gerildi, parmakları cebindeki anahtarın dış hatları üstünde gezindi.